Türk Ceza Kanunu’na göre gazeteciler, kamu görevlisi statüsünde sayılmadığından, bir gazeteciye görevini ifa ederken gerçekleştirilen saldırılar TCK m.265 (görevi yaptırmamak için direnme) kapsamında değerlendirilmemektedir. Bunun yerine, saldırının mahiyetine göre kasten yaralama (TCK m.86), tehdit (TCK m.106), hakaret (TCK m.125) ve özellikle de düşünce ve basın özgürlüğünü engelleme (TCK m.115) suçları gündeme gelmektedir.
Basın Kartı Şartı BulunmuyorBasın özgürlüğünü engelleme suçunun oluşabilmesi için saldırıya uğrayan gazetecinin mutlaka resmi basın kartı sahibi olması şart değildir. Türk Ceza Kanunu’nda böyle bir zorunluluk öngörülmemiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen mevkute beyannamesi ile yayın hayatına başlayan bir basın kuruluşunda görev yapan muhabir, editör veya yazarlar da gazeteci olarak kabul edilmektedir.
Dolayısıyla bu kişilere yönelik saldırılar, görev sırasında gerçekleştiği takdirde, basın özgürlüğünü engelleme suçunu oluşturur.
Öngörülen Ceza Miktarları Kasten Yaralama (TCK m.86): 4 aydan 3 yıla kadar hapis Tehdit (TCK m.106): 6 aydan 2 yıla kadar hapis Hakaret (TCK m.125): 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası Basın Özgürlüğünü Engelleme (TCK m.115): 1 yıldan 3 yıla kadar hapisBu suçların birlikte değerlendirilmesi halinde saldırgan hakkında 10 yıla kadar hapis cezası öngörülebilmektedir.
Hukuki DeğerlendirmeSonuç olarak; gazeteciye yönelik saldırı, kamu görevlisine karşı işlenmiş bir suç olarak nitelendirilemez. Ancak basın özgürlüğünün ihlali niteliğinde olduğundan, fail hakkında TCK m.115 kapsamında ek yaptırım uygulanır. Bu noktada saldırıya uğrayan gazetecinin resmi basın kartı taşıması aranmaz; mevkute beyannamesiyle faaliyet gösteren bir basın kuruluşunda görev yapması yeterli görülmektedir